Aidiyet Hakkı

    Haberlerde burayı yıkıp geçecek korkunç bir kasırgadan bahsediliyor. Birkaç gün önce birileri bir hesaplama yapmış ve buranın yakında yerle bir olacağına karar vermiş. Üstüne üstlük, aklı başında herkesi de buna inandırmış. Yüz yılın gördüğü en büyük kasırga olacakmış, taş üstünde taş bırakmayacakmış, bütün bölge derhal boşaltılmalıymış…

    Kasabada neredeyse kimse kalmadı bu iki günde. Aileler yakınlarına taşındı apar topar. Yaşlılar ve bekarlar, memurlar; kim varsa onları takip etti. Devletin gönderdiği birkaç kişi ve gidecek başka yeri olmayan bir avuç kimsesizle kalakaldık baş başa.

    Buradan ayrılmaya niyetim yok benim. ‘Bir işim vardı, o biter bitmez yola çıkacağım’ dedim soranlara. Gerçek şu ki, bitirecek işim falan yok. Başka yere gitmek istemiyorum sadece. Gerekirse görevlilerden saklanırım. Bulur da zorla götürmeye kalkarlarsa diye bir tüfek bile edindim hatta.

    Bir insanın, olduğu yerde kalmaya hakkı olmalı. En doğal hak değil de nedir bu? Başka yere gitsem ne olacak sanki? Kasırgadan bin kat beter olur başka bir yer. Bir yere yeni gelen adama hiç kimse güvenmez. Gözleriyle süzerler, bir açığını ararlar sürekli. Her nefesinle birlikte ayrı bir dedikodu yayılır. Katil olursun, hırsız, düzenbaz, tekinsiz olursun. İyi niyetinde kötülük aranır, ‘kafasında kim bilir ne tilkiler dolanıyor’ derler arkandan. Ya sonra? Kiminle tanış olunur öyle yerde? Kim sana kucak açar, açsa sen güvenebilir misin ki ona?

    Kasırgayla tanış olmayı yeğlerim. Hiç değilse kabul eder beni. Sorgulamadan, yargılamadan basar bağrına. İstersem katil, hırsız, düzenbaz olayım. Kasırganın gözünde hepsi birdir ne de olsa. Her karşılaştığını kendine katar, nereye gidiyorsa yanında götürür. Beni de katsa kendine, götürse gittiği yere… Bir şeyin parçası olduğumu hissederim hayatımda ilk kez.

    Ben işte bunu istiyorum. Bir yere, bir şeye ait olmak istiyorum ölürken. Ölümüm aidiyetten olsun.

    Hakkım değil mi bu?




Yorumlar

Popüler Yayınlar