SOKAK KÖPEĞİ

    Azdak, kendini bir sokak köpeği gibi hissediyordu. Başıboş, yalnız ve aç. Dışarda, ara sıra birilerinin dikkatini çekiyor, bu bazen iyi bazen kötü sonuçlanıyordu. Ya şiddete maruz kalıyor ya da ürkek bir okşamaya. Ancak sokak köpeği olduğu için insanlar ellerinin ucuyla seviyordu. Gördüğü en iyi muamele buydu. Neyse ki onu besleyenler de vardı. İyi görünen bu durum da bir risk oluşturuyordu. Mamayı bedenine hemen alamazdı. Mama verenlerden kaçmalı mıydı? Getiren kişiyi mi süzmeliydi yoksa mamayı mı? Her ne olursa olsun, bir kuralı vardı. Asla mamayı veren kişi yanındayken yememeliydi. Yine yalnız kalınca yemeliydi. Getiren kişinin ellerine bakmalı, koklamalıydı yemeği almadan önce. Kendini savunması, karın tokluğundan daha önemliydi. Bu adımlar olumlu sonuçlanırsa o öğün doyardı yoksa aç kalırdı. Artık ikisine de tepkisi hemen hemen aynıydı. Biri için sevinmiyor diğeri için üzülmüyordu. Bir gün biri diğer gün diğeri olacaktı her koşulda. Bu olaylar yaşanırken duygularını yansıtmamayı öğrenmişti. Bedeniyle olan bağlantıyı kırıp dışardaki hayatın gelgitlerinden biraz olsun uzaklaşıyordu. Uzun vadede, iç ve dış arasındaki dengeyi kaybetti. Halbuki iç ve dış bir bütündü. Beraber akmalıydı. Dengeyi kontrol etmeye çalışmak en az düzeltmeye çalıştığı durum kadar yorucuydu. Usanıp çabalamayı bıraktı. Belki de en iyisi uygun bir gölge bulup dinlenmekti. Guzel ve karakteristik kokusuyla kucağını açmış bir iğde ağacı gözüne kestirdi, altına uzandı. İç huzuru o an hissediyordu. Hafif bir esinti, tüylerindeki yumuşaklık ve geniş bir esneme. Belki de sadece bu an yaşıyordu. Veya bu anı yaşamak içindi tüm emekler. O an; insanların uzerine basmasına endişe etmeden özgürce yayılabildiği andı. Kendisiyle baş başa. Tüm sokak köpeklerinin yaptığı gibi. 
 -Berfin İçen-

Hang Dog Sculpture by Joseph Paxton


Yorumlar

Popüler Yayınlar