BÜLBÜLÜN HASI

    -Affedersiniz, yanlış yerde duruyorsunuz.

    -Nerede durayım peki?

    -Burada durmayın. Yolu kapamışsınız.

Buram buram sirke kokan pazarda, hadsizin biri yine sinir etmişti işte çingenemizi. Çok bilmiş müşterilerden biri, yine onun hakkında bir şeyi beğenmemişti. Çok bilmiş müşterilerin beğenmediği şeylerin listesi bitmezdi zaten. Müşterinin beyanı çingenemizin kanını beynine sıçrattı. Duracak başka yeri yoktu, yolu da tıkamıyordu. Bağırası geldi, neyse ki son anda kendini tuttu. Pazarda kuş satmaya çalışıyordu. Müşteriye bağırmak da satışı kötü etkiliyordu. Güler yüz lazımdı bu işte, tatlı dille kazanılıyordu para. Çingenemiz de sinirini yuttu, kurallara uydu el mecbur.

Tezgâh başındayken hep kendini tutardı. Ayağıyla yerdeki çürük portakalı eze eze, bileziklerini şıngırdata şıngırdata tutardı. Keskin kokuya bela okumak serbestti, kimse suçu üzerine almazdı çünkü. Serbestçe bela okuyabildiği bir günah keçisi, işte tam bu durumlarda işe yarıyordu. Sinirlendikçe söverdi kokuya: Vallahi dayanılmazdı, Allah böyle kokunun belasını versindi!

 Sabahtan beri iki kuş satabilmişti, iki seferinde de müşteriyi kandırması gerekmişti üstelik. Sarıya boyadığı zavallı serçeleri “nadir bir çeşit bülbül” ilan etmiş, ötüşlerini uzun uzun övmüştü. Kuşların ötüşünü bir kere bile duymuşluğu yoktu aslında. Korkudan sesi çıkmayan hayvanların ismi bülbül, rengi sarı olunca satılıyordu ama. Satmak, para kazanmak gerekti. Yoksa çingenemizin kuş boyamaya özel bir merakı yoktu.

Kendini bildi bileli “çingene” idi. Ne anlamını bilirdi bu kelimenin, ne de ona niçin böyle dendiğini. Çok bağıran, kara tenleri üzerine rengarenk bezler giyen; keskin sirke kokan pazarlarda boyalı kuş satan tüm kadınlar çingeneydi herhalde. O da çok bağırdığı, kara teni üzerine rengarenk bezler giydiği; keskin sirke kokulu pazarlarda boyalı kuşlar sattığı için çingeneydi. Bu koşullardan birini sağlamayan çingene olamıyor muydu? Renksiz giyinmek çingenelikten diskalifiye sebebiydi belki. Satış yaptığı pazarlar ne kadar keskin kokuyorsa, o kadar çingene oluyordu insan. Ayrıca tüm çingeneler de kadındı. Çingenelik, kadınlara hastı.

Bülbül diye bildiğimiz, güzel öten ve kendiliğinden sarı olan o kuşların hiçbiri bülbül değildi hatta. Esas bülbüller; çingeneler tarafından yakalanır ve ucuz boyayla sarıya boyanırdı. Bülbülün hası, korkudan ötemeyen serçelerden çıkardı. Gerçek bülbüllerin hepsi, buram buram sirke kokardı.

-zeze

görsel: https://www.wikiwand.com/az/Sar%C4%B1_b%C3%BClb%C3%BCl

Not: Bu yazı, rastgele sözcükler/sözcük grupları seçip kullanarak bir yazı yazmaya çalıştığımız "challenge"ın bir ürünüdür. Rastgele seçilen sözcükler: kuş, keskin sirke kokusu

Dilerseniz, siz de bunları kullanarak yazdığınız yazıları gencyazarlarodtu@gmail.com’a yollayıp burada yayımlanmasını sağlayabilirsiniz…

Yorumlar

Popüler Yayınlar