BUZUL ÇAĞI
Çocuksuluğu aşağılayan herkes için bir mezarlık olsun isterdim, tüm soğuk metalleri oraya gömmek ve tüm çocukların onların üzerinde tepinmesini izlemek. Çocuklara çimenlere basmalarını öğütlerdim. Tüm çocukların basabileceği çimenleri olmalı ve tüm çocuklar o çimenlerde tepinebilmeliydi. Ama o mezarlıkta hiç çim olmazdı. Sadece kuru ağaç olabilirdi; kuru ve ölü, içi bomboş dallar ve kütükler. Oraya da sadece kızgın çocuklar gelirdi. Onları yaralayan, uçurtmalarını düşüren tüm metallere kızmış çocuklar.
Hayalleri ürkütüp hevesleri küstüren herkesi sonsuza dek yer altına yollamak isterdim. Orada hava öyle soğuk olurdu ki, hepsi eminim hipotermiden ölürdü. Ben de zaten onların ölmesini isterdim. Çok şeyler bildiklerini kanıtlamaya çalışırken git gide ağırlaşıp, yavaş yavaş gömülürlerdi mezarlarına. Ayrı mezarları da olmazdı gerçi. Birbirlerine karışıp tek bir blok olurlar ve asla tek tek ayırt edilemezlerdi.
Son solgun renklerini de yitirirler; dul gri bir bulamaç haline gelirlerdi. En son, gri dahi terk ederdi onları. Gri bile bu kadar yıpratıcı sayılmazdı.
Orada, mezarlıkta, birbirlerini aşağılarlardı sadece. Hayalleri olmadığından, gerçekleri de kalmazdı. Gerçekleri hep kaybederlerdi. Gerçek; elde edilemeyen bir takıntı halinde çökerdi üzerlerine. Ve birbirlerini hep yutarlardı.
Kasvetten kururdu hepsi. Ve ölürdü. Hipotermiden sonra, bir de kuruyarak ölürlerdi. Ölüp dururlardı daima, ama cenazelerine kimse gelmezdi. Hepsi birbirinin ölüsüyle dalga geçerdi, ama kimse birbirini duymazdı.
Ve ben, bunların hepsini hayallerimde gerçekleştirebilirdim.
-zeze
Yorumlar
Yorum Gönder