YAŞAMIN SON KESİTİ

Saatler sonra rüyalarımdan sıyrılıp uyanabildim. Kısık gözlerle yatağımdan pencereye doğru baktım. Gece, lacivertliğini sermek üzereydi göğe. Caddedeki sokak lambaları açıldı ve karanlık odama vurdu sarı ışıkları. Uzun süredir Güneş’i görmüyordum. Gündüzlerim uyuyarak gecelerimse yazarak geçiyorduVe yine bir geceye uyanmıştım.
İstemeyerek kalktım yatağımdan. Uyanmak için sebebiniz olmadığında uykuya bağımlı hale geliyorsunuz. Son birkaç hafta bunu öğretti bana. Uzun süredir dışarı çıkmıyordum. Haftalar önce yaşadığım bir kaza sonucunda sokaklardan uzaklaştım. Hayata dair tüm korkularım, önümdeki bu beton duvarların ötesindeydi artık. 
Derin bir açlık hissiyle mutfağa gittim. Ne var ki yiyecek hiçbir şey yoktu. Karşılaştığım boş raflar, ev hapsime son vermem gerektiğinin habercisiydi. O an açlığımın verdiği ve beni de şaşırtan ani bir güçle cebime para ve anahtar atıp hızlıca çıktım evden.
Kaldırımdaki ilk adımım, sessizliğe alışmış kulaklarıma okkalı bir gürültü armağan etti. Ağlayan çocuk çığlıkları; insanların kahkahaları, kavgaları; trafiğin karmaşası... Tüm bu uğultu caddeden akıp birikti önümde. Ve ben, önümde o dağ gibi biriken uğultuya ikinci bir adımı atamadım. Derin nefes almak, içten içe kendime “Yapabilirsin!” demek yetmiyordu. Ne bu şehri, ne de insanlarını özlemiştim. Sadece birkaç hafta içerisinde, evinden markete bile gidemeyen birine dönüşmenin acizliği yüklendi üzerime. Kaldırıma çöküverdim.
Birkaç dakika sokaktan geçenleri izledim. İkinci adımımı atacak gücü bulmayı umut ettim. Aksine, geçen her bir saniyeyle içimdeki korku beslendi. Sonunda pes ederek eve girmeye karar verdim.
Ayağa kalktığımda köşe başında tanıdık bir silüeti gördüm. Yaklaştıkça sen olduğunu fark ettim. Aylardır görmemiştim seni. Aylarca ayrı kalmanın nispetiydi bir köşe başında karşılaşmak. Köşe başında, saniyeler dakikayı doldurmadan… İncelemek istiyorum ancak seçemiyorum gözlerini. Hızlı yürüyorsun. Adeta koşarcasına. Her zaman korkardım adımlarının arasındaki uzun boşluklardan. Hep bu denli hızlı yürürdün. Saniyeler içerisinde geçip gidiyorsun evimin önünden. Öylece geçip gidişini izlerken özlemin attığın her adımla soluğumu kesiyor. Kaderi düşünüyorum. Beni günlerce eve hapseden ve sen sokağımdan geçeceğin gece hapsime son veren sinsi kaderi…
Bir hışımla eve attım kendimi. “Yazmam gerek!” diyorum. Çünkü yalnızca yazarak toparlayabilirim içimi. Önüme bir kâğıt parçası çektim. Kalemim hırsla dokundu kâğıda. Devamı gelmedi. Sinirle kapıyorum gözlerimi. “Ne hissediyorsan onu yaz!” diyorum kendi kendime. Kalemim tekrar dokundu kâğıda. Ve yine devamı gelmedi. Bu defa ağlayarak bırakıyorum kalemi. Yerimden kalkıp eski şiirlerime bakıyorum. Yaşama tutunacağım tek bir sebep arıyorum. Gördüğümse devamı gelmemiş kelime öbekleri.
Ben,
Yarım yamalak sevdalar bırakmışım ardımda. 
Defterimdeki tüm bu döküntü dizelerimden çıkmazmış tek bir şiir.
Yalnızca beton duvarlar arasında yaşayabiliyorken  
Artık bana ölüm iyi gelir.

Ayşe Büşra Bingül

Yorumlar

Popüler Yayınlar