DUHÂ
Kalbimin kırıkları batıyor ellerime
Toparlayamıyorum
ve artık ışık göremiyorum sevgilim
bu korkunç zamanların sonunda
Yerkürede yaşanmış her acıyı taşıyorum ben yüreğimde
Ay ışığının yaralarını saklıyorum geceden çürüyen
Beni de kendisiyle çürüten
Umutlarımı taşıyorum sevgilim, asla ölmeyen
En çok onlar ağır geliyor bana
Ve tanrıdan özür diliyorum her gece
Bu kadar kızgın olduğum için
Söyle sevgilim, nasıl anlatırım ona
Başkalarına merhamet ettiğinde
Bana olan acımasızlıklarını hatırladığımı
Kendi inşa ettiğim duvarlarda hapisim artık
Bu bedende çürüyorum
Aklımı bir karanlık kuşatmış
Derime kazınmış bu hüzün, çıkmaz
Dokunduğum her yeri yakıyorum
Ürküyorum bir çocuk gibi
Bu karmaşıklıkta boğuluyorum
Ve ben bu gece
Tanrı’nın sarmaşıklarında dolaşıyorum
Unutulmuş ninniler sarıyor etrafımı
Dalgalar kıyılarını terk ediyor
Bir kadın uzakta saçlarını tarıyor
Yıldızlar saçılıyor havaya
Kalbimin yerini hatırlıyorum
Kül olup yanıveriyorum huzurunda
İzmarit gibi havaya dağılıyorum
Sevgili tanrım
Ben yaşayamadığım bir hayatın yasını tutuyorum
Geçmişimin arafından al kurtar beni
Hatalarımdan, günahlarımdan ötesini gör
Beni anla, lütfen, lütfen yargılama
Sevgili tanrım
Beni sen yaratmadın
Gönlümü gezdirmedin cennetinin arka bahçelerinde
Ben yarattım seni, ben düşledim
Varlığını arzuladım delicesine
Kanayan bir yaradan doğurdum
Şimdi seni arıyorum baktığım her yerde ama sana çıkan her yol ölümden geçiyor. Kendimi avutuyorum gök kubbeye bakıp, bir sır gibi fısıldıyorum ismini yıldızlı geceye.
‘Karanlığı çöktüğü vakit geceye andolsun ki, Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da.’ [Duhâ Sûresi 2-3]
-C
Yorumlar
Yorum Gönder