HASTALIK

Melodi, ahenk ve düzen eskiden de bu kadar sıkı dostlar mıydı? Birlikte akşamları içip sabahları sigarayla kalkarlar mıydı?Hastalığımın ilk belirtisine veriyorum onların dostluğunu.Hastalandım doğrudur ama bu öyle bir hastalık ki beni sonbaharın yakıcı güneşiyle tanıştırıp soğuklardan koruyor,gerektiğinde aşığın ilk sarIlışı gibi huzura kavuşturuyor ve akşamın karanlığından gizliyor.

İlk sonsuzluğun damlaları mantıklı gelmeye başladı.Varlıkla yokluk arasındaki fingirdeşmeleri sanki benle alay ediyor ve onlara katılmamı istiyordu bu naif oyunda.Bu damlalara nota diyoruz biz ama sakladıkları sır: o anlamsızlıktan bize güzel olanı almamız ve geri kalanını çöpe atmamız.Kendi küçüklüğümüzü nasıl olurda göstermeye yetmez.

İkinci belirtisi daha ağır oldu .Varolmalıydım değil mi,yani bir etkileşimdeysem varımdır.Lakin bu düşüncemde süt liman bir denizin öğle şarkısına uymasına benzer şekilde aniden değişti.Rüzgarın oyunuydu belli.Varoluşçular öz iradeyi kabul ederler yani seçmek ve seçim şansının olması senin elindedir bu vesileyle varolmak senin elindedir. Monotonun dışına çıkmak farklı olmak sonucundaysa varlığını gerçekleştirmek.Bunun tersi olarak da şunu söyler karşı görüşler öz irade yoktur çünkü yaptığın her şey maddenin etkisidir düşüncelerin madde olmadan kibritçi bir kız olurlar sokakta,duyguların genler ve madde olmadan yokturlar.Bilinç ayakta kalır sadece ama o da maddesiz bir vücutta nasıl nefes alabilir.Bende inandım karşıt görüşe ve şunu söyledim, öz irademiz yoksa bir kaya bir sokak direği veya bir fotoğrafın insandan bireyden farkı nedir? Hepimiz yaratılma koşullarımızı gerçekleştirmiyor muyuz taş durur insan düşünür.Bir eşyadan farkımız nedir o zaman? Hepimiz aynıyız farklı olguları gerçekleştirmeye çalışan rastgele nesneleriz kısaca kurşun kalem kardeşimdir benim babamda not defteridir.

Son belirtisi olmasa belki buraya kadar idare ederdim ama yok mudur hep şu sonlar,son dediğin adaplı olmalı yerini bilmeli.Benim için o kapı dışarısında durabilir.Kabullenişti belirtisi; kendi dayanıklılığımın yıkıldığı ,surlarımın kumlar altında kaldığı ve zihnimdeki isyan ateşini karanlıkta kaybedişimdi.Daha önce ne düşünüyordum hatırlamıyorum bile ama saçma geliyor bütün geçmiş düşünceler şimdi diyerlerine egemen tek bir düşünce var:Kabulleniş

Hastalığımın belirtisi bunlardı doktora gitsem “kanser”derdi şaire gitsem “yalnızlık” olurdu  bilim adamına gitsem “cevapsız sorular” diyebilirdi din adamları için “içimdeki tanrının yokluğuydu”anneme gitsem “Ah oğlumdu”.Herkes kendi zorluklarını sayardı anlayacağınız.Ben ise ne koyardım adını?Bilmiyorum ama bir tahminim olsa adı...
Belki

Sinan Temiz

Yorumlar

Popüler Yayınlar