KAHVE

Geçen haftalarda kendi dersimi kaçırma pahasına oturmuş, saatlerce beklemiş ve kesinlikle işime yaramayacak bir bilgi edinmiştim onun hakkında. Çalışma odasından çıkıp sağa döndüğünde koridorun sonunda sağdaki sınıfta dersi vardı. Ne dersi olduğunu bilmiyordum. Dersi kimin verdiğini bile bilmiyordum. Ama onunla konuşmama gerek bile kalmadan onu daha iyi tanıyormuş gibi hissetmiştim. Sadece bu kadar da değil. Çalışma odasındaki geniş dikdörtgen masada tam karşısına oturduğum bir perşembe günü, kahveyi sütlü içtiğini de öğrenmiştim. Tam olarak 1 defter sayfası süren bir işlemi bitirdikten sonra termosunu kafasına dikmişti. Ağzına bir şey gelmemiş olacak ki termosunu birkaç başın kendisine dönmesine neden olacak şekilde önündeki kağıt yığınlarının üstüne koyup oldukça korunaklı kapağını açmıştı. O kapağın açılmasından en fazla 3 saniye sonra o tanıdık rahatlatıcı koku bütün benliğimi sarmıştı adeta. O kokunun sevdiğim kadının sütlü kahvesinden geliyor olması hayal gücümü kilitlediğim odayı açan bir anahtar işlevi görmekte gecikmemişti. O kokuya uyanabileceğim sabahlar geçti gözümün önünden. Ya da çalışma odasında geçmiş yorucu ve yıpratıcı saatlerin ardından eve gelip yatağımıza bıraktığında tüm ağırlığını -kıyafetlerini değiştirmeye zahmet bile etmeden- derin bir iç çekişle beraber serbest kalan o koku bütün duyularımı harekete geçirdi. O kadar ki, gerçekliğe döndürdü beni. Hayal dünyamda geçirdiğim zaman boyunca gözlerimin karşımdaki güzelliğe odaklı olduğunu o da benimle aynı anda fark etmişti. Herkesin gözü önünde masanın altına saklanmaya hazırdım ki 0 derecenin altında dakikalarca otobüs beklerken hissizleşen ellerimi bile unutmama sebep olan bir gülümsemeyle karşılık vermişti. Onunkine asla eşit olamayacağını bilsem de ben de gülümsemek istemiştim. Ama asla fırsatım olmadı. Oturduğu sandalyenin arkasında beliriveren ve içimi ısıtan o gülüşün güneşle yarışa girmesine olanak sağlayan üçüncü kişi gülümsememi elimden almıştı. Hayallerimin başkahramanı kendi hayalinin başkahramanıyla uzaklaşırken beni acı kahve kokusuyla baş başa bırakmışlardı.

Yorumlar

Popüler Yayınlar